27 Şubat 2012 Pazartesi

Mahmuti Röportajı ve Çıkarımları

Çok değerli hocamız Oktay Mahmuti, hafta sonunda GSTV'de "Euroleague Özel"in konuğuydu. Geçmişle, gündemle, gelecekle ilgili oldukça doyurucu bir röportaj oldu. İsteyenler röportajın tamamını şuradan izleyebilir ya da tam metine buradan ulaşabilir. Ben de Oktay hocanın röportajdaki bazı söylemlerinden çıkarımlar yapacağım.


"Şu aşamada yeterli organizasyona sahip değiliz. Hedeflerin ne kadar büyüdüğünü görürseniz o zaman aktiviteler de o ölçüde artıyor. Kişi sayısı bu konuya endeksli değildir ancak paylaşımın daha yoğun olması lazım. Şu aşamada bu şekilde bir organizasyon şemasında değiliz ama zaman içerisinde bu da oluşacaktır."

Oktay hocanın organizasyonla ilgili sıkıntıları olduğunu, organizasyon konusunda tam olarak istediği seviyede olmadığımızı biliyoruz. Hatta hatırlayacaksınız kendisi de sezon başında işin profesyonel konusuyla ilgilenmek için tribüne çıkmayı düşünmüştü. Euroleague A lisansı için aday olduğumuz ve Euroleague yönetimiyle etkileşimde olabilecek profesyonel eksikliğimiz mevcutken kendisinin o role geçmeyi düşünmesi o günün şartlarında anlaşılabilir ancak bu düşüncenin gerçekleşmemesi de bir o kadar sevindirici. Avrupa'nın en tepesindeki takımların 20-25 kişilik çok geniş ekiplerle yaptığı işi bizim teknik kadronun 4 kişiyle yaptığını düşündüğümüzde hocanın profesyonellik ve ekip konusundaki endişelerine de hak vermek gerekiyor. Umarım saha içindeki gelişme ve ilerleme saha dışına da yansıyacaktır, hocanın da söylediği gibi zamanla.


Burada bir yapı oluşturmaya çalışıyoruz, bir çekirdek oluşturmaya çalışıyoruz ve bunu sağlam temellere oturtmaya çalışıyoruz. Bunu başardığımız zaman sistem onun üzerine yürüyecektir. Oktay burada olacak, olmayacak çok da önemli olmayabilir bir yerden sonra.

Oktay hoca takımın başına geçtiğinden beri nelirli bir istikrar ve belirli bir başarı ekseni üzerinden dönen bir yapı oluşturmaya çalışıyor. Bu yapıyı sadece oyun sistemi olarak görmek yerine bir bütün olarak baktığımızda ise bu yolda önemli adımlar atıldığını söylemek yanlış olmayacaktır. Ancak bu söylemden anladığım kadarıyla hocanın tribüne çıkma fikrini tam olarak rafa kaldırdığını söylemek güç. Saha içinde istediği yapıyı oluşturduktan sonra ama bu sezon sonu, ama ilerleyen sezonlarda tribüne çıkma fikrinin hala kafasında olduğunu düşünüyorum. Yönetimin bu konuda yapması gereken ise basketbol şubesinde profesyonellere daha çok yer vermek olacaktır ki Ünal Aysal'ın bu konuda başarılı bir isim olduğunu düşünüyorum, umarım hocanın bu konudaki isteklerini geri plana atmaz.


Dolayısıyla bugün biz eğer ki Andric’e veya işte pivot olarak söylediğiniz için söylüyorum, Andric’e veya Furkan’a; bir benim eski dönemde oynadığım gibi, bir Prkacin gibi, veya bir Kambala gibi bir oyun oynatırsak hayal kırıklığına uğrarız. Yani biz Andric’e ve Furkan’a kişisel olarak da, oyuncu olarak da çok büyük bir haksızlık etmiş oluruz.
Sene başında Pekovic dedikoduları çıktığında ve lokavt süresinde Zaza takıma dahil edildiğinde mobil olmayan bu iki ismi kadroya katmak isterken Oktay hocanın ne düşündüğünü oldukça merak etmiştim açıkçası. Zira bu isimler Oktay hocanın oynattığı oyunu düşündüğümüzde ideal pivotlar değildi. Ancak hocanın hem bu söyleminden hem de sisteminden bahsettiği diğer bölümlerinden anladığım kadarıyla sistem konusunda katı duvarlarımız olmayacak. Açıkçası gelecek sezonun kadrosunu düşünürken tamamen şuanki yapıya göre oyuncu düşünüyordum ancak Pekovic ve Zaza örneğinde de olduğu gibi farklı tip oyunculara da yönebiliriz zira hocanın "Eğer ki çok daha kalıplı ve low post oynayabilen bir oyuncu olsaydı, dönem dönem belki ondan da faydalanabilirdik" söylemi bunu destekler nitelikte.


"Sahanın belli yerlerinde bu her ne kadar çok gözükmese de, istatistiğe yansımasa da önemli katkılar yapan bir oyuncu. Sizin de söylediğiniz gibi Türkiye’de yıldız oyuncu kavramı çok öne çıkıyor ve illa ki 25 sayı - 18 ribaund gibi istatistik yakalayan oyuncu beklentisi oluşuyor ama benim Boris’ten böyle bir beklentim yok."
Songaila yazın takıma katıldığında takımın önemli skor opsiyonlarından biri olacağı düşünülüyordu ancak ben hala bir nebze ona haksızlık yapıldığını düşünsem de Songaila beklentileri karşılayamadı ve yerine Savovic getirildi. Savovic sezon ortası şartlarında alınabilecek en doğru isimlerden biriydi ancak Songaila'nın yerine geldiğinden dolayı insanlar ondan da önemli skor katkısı bekledi ve bu zamana kadar aldığı eleştiriler de genelde skor potansiyelinden kaynaklanıyor. Fakat Oktay hocanın da söylediği gibi Savovic Songaila'ya nazaran oyunun çok daha farklı yönlerine katkı yapıyor. Belki müthiş bir hücum silahı değil ancak atletikliğiyle, savunmadaki çabasıyla, ribaundlara katkısıyla iyi bir takım oyuncusu Savovic ki şu ana kadar oynadığı oyunla Oktay hocanın beklentilerini karşıladığını düşünüyorum ben.



Açıkçası Shumpert şut üzerine oynayan bir oyuncu, üçlük şut tehdidi olan bir oyuncu, şutların girmediği zaman onun verimliliği belki istediğimiz seviyede olmuyor. O tehdit bizim için nasıl Tutku’nun yaratıcılığını konuşuyorsak aynı şekilde Shumpert’ın çalışmasında aksaklık, oyun anlayışında, düzeninde aksaklık yok.


Takımın en önemli skor opsiyonlarından olan Shumpert son oynanan Efes maçı öncesinde son 15 şutunu kaçırmış ve 1/19 gibi felaket bir yüzdeyle oynamıştı. Fakat buna rağmen en önemli maçta bile Shumpert üzerinden oynanan oyunlar oynanmaya devam edildi ancak Shumpert'ın şutları girmezken bile onu normalde aldığı sürelerle oyunda tutan Oktay hoca eleştirilmişti. Ancak yukarıda da gördüğümüz gibi Oktay hoca Shumpert ile ilgili gelen soruya "ondan istenilenleri hala yapıyor" minvalinde bir cevap vermiş, yani Shumpert'ın girmeyen şutlarını sadece şanssızlığa bağlamış. Shumpert da umarım Perşembe günü hocasının güvenine karşılık en güzel hediyeyi verecek.


Açıkçası biz o dalgalanmaları azaltmak için sadece çalışabilirsiniz, çok tekrar ederek, anlatarak, yani farklılıkları seyrederek, farklılıkların nereden oluştuğunu analiz ederek, bir şeyi çözüme ulaştırmaya çalışırsın ama neticede bu bir bilgisayar oyunu değil. İnsan faktörü var, hata faktörü var, dolayısıyla küçük detaylar fark ettiriyor.
 "Zaman zaman hücumda büyük tıkanmalar yaşıyoruz" sezon genelini düşündüğümüzde takıma gelen en ciddi eleştirilerden biri. Ancak Oktay hoca bu tıkanmaları tek bir nedene bağlamak yerine en ufak detayın bile hücumdaki performansı etkileyebileceğine değinmiş. Özellikle Euroleague'de ne kadar sert ve efora dayalı bir basketbol oynandığı düşünülürse bu dalgalanmaları tek bir nedene bağlamamız doğru olmayacaktır. Örneğin bir maçta bu tıkanmaların sebebi "perdelemelerin yeterince iyi olmaması" olabilecekken diğer bir maçta "yanlış şut tercihleri" ya da "savunmada gösterilemeyen efor" olabilir.


"Ama oyuncular size geldikten sonra, onlarla çalıştıktan sonra bir takım şeyleri anlayabiliyorsunuz. Kimin neyi, ne yapabileceğini veya ne zaman, ne yapabileceğini karar veriyorsunuz."
Oktay hocanın "Gordon’u alırken ondan ne bekliyordunuz? Kritik maçta son topu kullanabileceğini biliyor muydunuz?" sorusuna cevabı ki benim de çok merak ettiğim sorulardan biriydi bu. Zira Gordon kadroya katıldığında ben dahil bir çok kişi "Savunmada pis işleri yapar, hücumda ise tamamlayıcı rolde olur" tarzında düşünüyordu ancak Gordon özellikle Tutku'nun da sakatlanmasıyla tamamen hücumun dümenine geçti ve görevini de layıkıyla yerine getiriyor. Bunun dışında son saniyelerde de kenar yönetimin isteğiyle sorumluluk alıyor ve Olympiakos/CSKA maçlarında bu konuda da nasıl başarılı olduğunu gördük. Oktay Mahmuti bu söylemiyle onun da Gordon'u alırken bizim düşündüğümüze yakın şeyler düşündüğünü gösteriyor. Ayrıca kupa için Konya'ya gittiğimizde Gordon'un bazı hazırlık maçlarının son dakikalarında çok iyi performanslar sergilediğini de öğrenmiştim ki bu da hocanın verdiği cevabı doğrular nitelikte.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder