17 Kasım 2014 Pazartesi

TBL: Eskişehir Basket-Uşak Sportif & Galatasaray Liv Hospital-Fenerbahçe Ülker

Eskişehir Basket-Uşak Sportif:

Eskişehir Basket'i ilk defa Eskişehir'de izleme şansım oldu. Tribünden saha içine kadar bir sürü şüphem var. Bu proje uzun süreli olabilir mi, Eskişehir halkı takımı sahiplenir mi, emin değilim.

İzlediğim 10-11 takım içerisinde Eskişehir Basket açık ara en kötüsü. Yabancı sınırının değiştiği, yabancı kalitesinin arttığı ligde sadece Walsh ve Brackins'ten katkı alabilmek kadro planlaması ve scouting faciası. Özellikle lig başladıktan sonra gelen Homan ligin en kötü yabancılarından biri.

Alp Bayramoğlu'nun takımdan ayrılmasından sonra, -ki ayrılığı Alp Bayramoğlu istemiş- göreve gelen Cem Akdağ'ın takıma bir hava katabileceğini düşünmüştüm. Ancak Eskişehir basket ligin en temposuz takımlarından biri. Cem Akdağ hocanın elinde tempolu, transition'lara önem veren sistemine uygun oyuncu grubu yok. Chaz Williams'a biraz daha sabredilebilirdi.

Eskişehir Basket Cem Akdağ'ın talimatıyla/zorlamasıyla birkaç kere tempoyu arttırmaya çalıştı ancak hemen her hücum Walsh'un isolation'larıyla bitti. Yarı saha hücumunda isolation'lar dışında herhangi bir plan yok.  Jordan Bachynski'nin rotasyon dışı kalması, Homan'ın felaket performansıyla pick-and-roll gibi alternatif bir plan yaratmak da mümkün gözükmüyor.

Maçın oynandığı salon Eskişehir standartlarında epey uzak olmasına rağmen güzel salon. Daha önce Türkiye Kupası son 8, TKBL All-Star vs oynandı. Kapasitesi de 3-4 bin civarıdır muhtemelen. Salon yarı yarıya -belki biraz daha az- doluydu. 50-60 kişilik bir Nefer-AltEs grubu dışında genelde ailesiyle-arkadaşlarıyla gelenler vardı. -Eskişehir Basket yönetiminin "Eskişehirspor tarafını salonda istemiyoruz söylentisini hatırlatayım- Bahsettiğim 50-60 kişilik grup dışında fena bir taraftar da yoktu salonda. Ancak hem takımın felaket halinden -küme düşme ihtimali- hem de takımın şehre hiç aidiyet vaadetmemesinden dolayı Eskişehir Basket projesinin uzun soluklu olacağından şüpheliyim.

------

Galatasaray Liv Hospital-Fenerbahçe Ülker:

Hafta içinde bir başka kritik deplasman maçını ortaya hiç karakter koyamadan farklı kaybettik. Olympiakos ters geldi, sert takım vs vs ancak Fenerbahçe deplasmanına giderken alınacak referanslar bunlar ve pek de ümit vermiyor.

Oly maçında pick-and-roll'ler iyi savunulduğunda ne hale düştüğümüzü gördük. Oly her pick-and-roll'u yüksek karşıladı ve Furkan'a top inmesine izin dahi vermedi. Burada Ergin hocanın sezon başında Jawai'yi takımda tutmak istemesi, bu tip maçlarda alabileceği alçak post katkısı nedeniyle daha mantıklı geldi.

Bu maç için en çok başımızı ağrıtacak şeyin bire bir savunma olacağını tahmin ediyorum. Olympiakos maçında hem bire bir savunmayı hiç yapamadık, hem de hücum 5'e 4 kaldığında yardım savunmalarını yapamadık. Aynı savunma devam ederse Fenerbahçe, Bayern maçı benzeri bir şut performansı yakalayabilir.

Fenerbahçe'nin Oğuz'la başlayacağını tahmin edersek Furkan'ın hafta içine oranla daha rahat olacağını tahmin ediyorum. Ancak Furkan'ın etkili başlaması durumunda Obradovic Vesely'i 5 numaraya kaydırabilir -ya direk Vesely'le başlayabilir- ki Furkan'ın kendisinden daha atletik uzunlar karşısında veriminin düştüğü gördük.

Olympiakos maçında Carlos-Erceg pick-and-pop'larından çok erken vazgeçtik. Fenerbahçe'nin şut atan 4 numaraları savunma zaafı var, Erceg'i bol bol kullanmalıyız.

Fenerbahçe favori ancak tempoyu kontrol eder, savunmada bire birlerde kolay yenilmeyip, Arroyo-Erceg/Furkan ikili oyunlarını etkili kullanabilirsek kazanma şansı yaratabiliriz.

Son Not: Arroyo Eurohoops'a verdiği röportajda geçen sezonun final serisi 7. maçında çekilme kararının kendisini kırdığını söylemiş. Onun motivasyonunu da merak ediyorum.

11 Ekim 2014 Cumartesi

"Bu dünyada insanların korktuğu tek şey öğrenmekti. Acıyı, susuzluğu, açlığı ve üzüntüyü öğrenmek onların uykularını kaçırıyor, bu yüzden daha rahat döşeklere, daha leziz yemeklere ve daha neşeli dostlara sığınıyorlardı. Dünyaya olan kayıtsızlıkları bazen o kerteye varıyordu ki, kendilerine altın ve gümüşten, zevk ve safadan, lezzet ve şehvetten bir alem kurup, kader ve ızdırap fikirlerinin kafalarına girmesine izin vermiyorlardı. Oysa Uzun İhsan Efendi, Dünya'nın şahidi olmanın gerçek bir ibadet olduğunu sık sık söylerdi. (...) Yaşanılanlar, görülenler ve öğrenilenler ne kadar acı olursa olsun, macera insanoğlu için büyük bir nimetti. Çünkü dünyadaki en büyük mutluluk, bu dünyanın şahidi olmaktı."

Puslu Kıtalar Atlası

9 Eylül 2014 Salı

Dünya Şampiyonası: Türkiye-Litvanya


Yazının fazla uzun olmasını istemiyorum, direk teknik taktik kafamdaki birkaç şeyi söyleyip, yazıyı tamamlayacağım.

Kalnietis'in sakatlığı Litvanya'nın planlarını fazlasıyla değiştirdi. Oyun kurucu olarak pek beğenmesem de Kalnietis ile daha dengeli bir Litvanya vardı. Bu sakatlıktan sonra daha pota altı endeksli oynayan bir Litvanya gördük. Moteijunas-Valanciunas ikilisi hem içeriden hem dışarıdan istikrarlı skor katkısı veren, sertlikten kaçmayan ve -özellikle Avrupa basketbolu için- birbirini tamamlayan bir ikili.

Turnuva boyunca biz de uzun rotasyonunda turnuva boyunca pek sıkıntı yaşamadık. Furkan, Ömer, Kerem, Oğuz'dan belirli periyotlarla katkı aldık. Ancak Litvanya'nın uzun ikilisi karşısında sıkıntı yaşayabiliriz. Şöyle ki; Özellikle Yeni Zelanda maçında dış şut atan 4-5 numara karşı sıkıntı yaşadık. Barış Hersek'in rotasyon dışı kaldığını da düşünürsek dışarı çıkan uzunu kovalama konusunda sıkıntı yaşayabiliriz. Moteijunas da savunma hatalarına cezaları kesmeye oldukça uygun bir uzun.

Valenciunas ise Ömer'i en çok zorlayabilecek uzun tipinde. Kalın, sert, alçak postta etkili, Baynes tipi bir uzun. Ömer'in savunma sipesyelinin pick and roll savunması olduğunu da hesaba katarsak Valanciunas'ın alçak postta Ömer'i yıpratacağını tahmin ediyorum. Kağıt üzerinde kalite farkı gözükmese de, Litvanya'nın uzunları kullanma ısrarı/başarısını da göz önüne alarak, uzunlarda ibre Litvanya'nın lehine gibi gözüküyor.



Murat Didin dün maçı değerlendirirken "kazanmak için basketbol sopası atmalıyız" dedi. Maçı kazanmak için bu bir yol olabilir(di) ancak 4 numara dışında hiçbir pozisyonda sertlik avantajımız yok. Tam tersine Ömer-Valanciunas/Emir-Maciulis eşleşmesinde sertlik ibresi Litvanya'dan yana. Maçı kazanmak için yapılması gereken guard'sız Litvanya'nın dengesini bozmak adına alan savunmasını, yüksek tempoyu, tam saha presi kullanmak. Kerem Tunçeri geçen maç kıpırdandı, katkısı çok değerli olur.

Hücumda en yaratıcı elimiz olan Emir'in karşısında Avrupa'nın iyi görev adamlarından Macuilis olacak. Emir'in geçen maç -son 1 dakikaya kadar- kalıplı 2-3 numaralar karşısında zorlandığını hesaba katarak, turnuva standartlarının altında kalacağını tahmin ediyorum. Bu noktada da kenardan gelecek dış skorer -Cenk- ve Kerem-Ender ikilisinin 1 numarada Litvanya'ya sağlayabileceği üstünlük -Litvanya'nın temposuna bozmakla birlikte- galibiyetin anahtarları olabilir.

Ben 10 fark civarı bir Litvanya galibiyeti bekliyorum. Yine de Litvanya'nın Yeni Zelanda karşısında son dakikalarda yaşadığı kriz -guard eksikliği kaynaklı- ümit veriyor.

Kritik Eşleşme: Kerem Gönlüm-Moteijunas
Kritik Oyuncular* (Türkiye): Cenk Akyol, Kerem Tunçeri
Kritik Oyuncular* (Litvanya): Pocius, Maciulis

*Kritik derken, "kilit oyuncu"dan çok, katkısıyla maç alabilecek rol oyuncusunu kastediyorum.