13 Ekim 2011 Perşembe

Filmi biraz geri sarmak istiyorum. Çok değil 1.5 sene geriye... Cemal Nalga skandalından sonra Okan Çevik'ten ve sorumlulardan kurtulduktan Cem Akdağ ile bir ateş yandı bu şubede. Küme düşmesi konuşulan takım aldığı sonuçlara playoffun kapısına kadar geldi. Yabancıların müthiş özverili oyunu, Cem Akdağ'ın müthiş katkılarıyla yıllardır tek senelik planlarla yürüyen şubede bir hareketlenme, taraftarda da buna bağlı olarak yıllardır üvey evlat olarak gördüğü şubeyi bir sahiplenme... Sonrası malum, Oktay Mahmudi'nin takımın başına geçişi ve yıllar sonra planlarını 1 yılın ötesine taşıyan bir coach... Hedef belli: "3 sene sonra Euroleague'de tepeye oynanacak". Hedefler ve bütçe düşünüldüğünde "geçiş dönemi" olacaktı ilk sezon. Efes'te süre bulamayan Ermal, yıllardır milli takıma alınmayan Tutku, Caner; gelecek vaadeden ama henüz vereceği katkı soru işareti olan Andric... Ama Oktay hocanın aslanları öyle muhteşem bir sezon yaşattılar ki bize, Cem Akdağ'ın Galatasaray'ının yaktığı ateş geçen sezon Abdi İpekçi'de rakipler için cehenneme dönüştü. Şampiyon olamadık belki ancak "Yenilmez Armada" geri dönmüştü.

Kulüp içi yapılanmadan sonra bir özet de saha içinden geçelim. Geçen sezon elindeki kadrodan maksimumu alan Mahmuti'nin bir sezon sonra sistemine cuk oturacak isimleri alacağına hiçbir şüphemiz yoktu. Neydi sistem; işin savunma kısmında müthiş yardımlaşan, rakibin üstüne kabus gibi çöken, savunmada ritm bulduğu takdirde de hücumda da müthiş işler yapan bir takım. Bu müthiş işler yapılırken hücumun temel dayanağı ise ikili oyunlar ve spacing idi. (Alanı paylaşma, boşluk yaratma) Ancak Oktay hocanın elinde bu oyuna uygun isim sayısı azdı. Özellikle ilk beş olarak çıkan Jerry Johnson-Evren-Shipp-Ermal'li beş bu oyun sistemini oynamak için yeterli değildi. Herkes bunun farkındaydı ancak geçiş sezonunda ve yeterli olmayan bütçeyle yapılabilecekler bu kadardı. Bu sene ise tamamen sisteme uygun olan oyuncular alındı; pick-and-roll'lerin ustası Lakovic, en etkili olduğu dönemlerde hep pick-and-roll'lerle fark yaratan Ender, bu ikili oyunlar sonrası orta mesafesi çok iyi, potaya gidebilen, güçlü Songaila... Onun dışında en az Shipp kadar faydalı, oyunun momentumunu değiştirebilecek Jamon Gordon, geçen sezon zaman zaman yaşadığımız ribaundlar için hem yaşı itibariyle, hem Türk olması itibariyle alınabilecek en iyi oyunculardan biri olan Furkan Aldemir... Ayrıca Tutku-Andric-Shumpert bu sisteme uygun ve geçen sezon alışık olan isimler. Sistem belli, hücumda 5 numaralar dahil herkes hareket edecek, bir hücumda birden fazla pick-and-roll oynanacak. Sistem düşünüldüğünde sırtı dönük oynayabilecek, daha hareketsiz, Pekovic tarzı bir pivotun alınmaması eleştirilebilir mi? Bu hareketli sistemde Pekovic tarzı bir pivot tempoya uyum sağlayabilir mi? Eleştirmek yerine anlamak gerekiyor Oktay hocayı, 1 sene önce hayal bile edemeyeceğimiz bir yerdeyiz, Euroleague yolunda... Ve bu yolda yürürken liderimize her zamankinden daha fazla sahip çıkmalıyız. Bu kadar iyi yoldayken, geçen sezon bütün sıkıntı yaşadığımız noktalarda şimdi daha iyiyken; (ribaundlar, kadro derinliği, uzun rotasyonu...) destek olalım.

Dünkü maçtan devam edelim biraz da... Maç boyunca kişisel performansların ön plana çıktığı dakikalar dışında hücumda o geçen seneki ritmimizi bulamadığımızı söyleyebilirim, asist hanesinde yazan "10" rakamı da bu dediğimi destekler nitelikte. Buna rağmen eğer PAOK ilk yarıda biraz daha mantıklı şutlar atsaydı, ilk yarıda bile 15'e gidebilirdi maç. Yine de ikinci yarıda bireysel performanslarla bir anda fırladık öne. PAOK'un kadro ve sistem olarak bize kafa tutamayacağı aşikardı zaten. Bunun dışında Jamon Gordon'un muhteşem oyunu, Ender'in zaman zaman parladığı dakikalar, Andric'in maçın başındaki etkili oyunu dünden kalan olumlu noktalar. Bu performanslardan bir çıkarım yapmak gerekirse, "Jamon Lucas, Ender, Andric bu sezon harika oynar" yerine "Her maçta farklı isimler ön plana çıkar" demek daha mantıklı ve gerçekçi olacaktır. Dün bu üçlü çok iyi oynadı, yarın Songaila, Shumpert, Lakovic, Furkan çok extra katkılar verebilir. Son olarak Andric için ayrı bir paragraf açmak istiyorum. Her gün üstüne koyarak ilerliyor ve sahada artık daha dengeli gözüktü. Bunun dışında sırtı dönük oyununu da geliştirdiğini maçın başında attığı 2 basketle gösterdi. Çok iyi yolda, umarım devam eder.

Bugün saat 20:00'de Asvel ile oynayacağız. Yine kadro olarak daha üstün olduğumuz bir takım, geçen sezona göre daha güçsüz olduklarını söylemek de mümkün ama n'olursa olsun Euroleague'e bu kadar yaklaşmışken sürprize izin vermemeliyiz. Umarım yarın final yazısıyla beraber oluruz.
--

http://sportifcumleler.blogspot.com/2011/10/euroleaguee-son-2.html

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder